Maddi olmayan duran varlık, niteliği gereği fiziksel olmayan bir varlıktır. Şerefiye, marka bilinirliği ve patentler, ticari markalar ve telif hakları gibi fikri mülkiyet, maddi olmayan varlıklar arasında yer alır (Kenton, 2019).
Tarihte maddi olmayan varlıklar farklı kişiler tarafından sınıflandırılmaya tabi tutulmuştur. Bu sınıflandırmayı yapan kişilerden bazıları; Brooking, Sullivan, Edvinson, Malone, McElroy, Armstrong, Petrast ve Edvinsson olarak sıralanabilir. Maddi olmayan duran varlıklar, işletmelerin piyasa değerinin artmasına olanak sağlayan en büyük etkenlerden birisidir. Geçmişte önemsiz sayılırken, günümüzde çok büyük bir öneme sahiptirler. Maddi olmayan duran varlıklara örnek olarak; fikri mülkiyet hakları, markanın değeri, oluşturulmuş olan piyasa itibarı, müşterilerin kalıcılığı, patentler, ticari markalar, alan isimleri ve lisans sözleşmeleri gösterilebilir. Özellikle düşük harflerden oluşan alan adları ve jenerik alan adları çok yüksek fiyatlar üzerinden alıcı bulmaktadır.
Mümkün olduğunda, maddi olmayan duran varlıklar, ilk satın alma fiyatı ile ithalat vergileri ve iade edilemeyen vergiler dahil olmak üzere bir şirketin bilançosunda rapor edilmelidir. Maddi duran varlıklar gibi maddi olmayan varlıklar da değer kaybedebilir. Maddi duran varlıklar, aşınma ve yıpranma yoluyla değer kaybederken, maddi olmayan varlıklar, sona eren sözleşmeler gibi fiziksel olmayan faktörlerle değer kaybedebilir. Maddi olmayan duran varlıklar değer kaybettiklerinden, sonuçta yararlı olmayı bırakacaklardır.
Bu varlıkların değerine bir fiyat belirlemek oldukça zor olacaktır. Çünkü ortada fiyatı etkileyecek çok fazla sayıda faktör bulunur. Örneğin apple firmasına baktığımızdan geçmişten günümüze çok büyük bir marka konumuna gelmiş ve yüksek sayıda müşteri sadakatine ulaşmayı başarmıştır. Maddi duran varlıklar olmadan sadece maddi varlıkları satın alan bir firma başarılı olamaz. Çünkü firmanın ana değeri marka adı gibi maddi olmayan duran varlıklar üzerinden gerçekleşebilmektedir.
Maddi olmayan varlıklar, entelektüel sermaye olarak tanımlanmaktadır. Brooking de, işletmenin faaliyetlerini sürdürmesine olanak sağlayan maddi olmayan varlıkların bütününü entelektüel sermaye olarak tanımlamaktadır. Günümüzde bile entelektüel sermayenin genel kabul görmüş kesin bir tanımı yoktur ve sık sık entelektüel mülkiyet, entelektüel varlıklar, maddi olmayan varlıklar, bilgi varlıkları terimleri ile eşanlamlı olarak kullanılmaktadır (Özçetin, 2010).
Maddi olmayan varlıklar TMS ve vergi usul kanunu tarafından farklı şekillerde tanımlanmaktadır. Bu yüzden TMS 38 için yapılacak olan dönem sonu değerleme işlemi vergi usul kanuna göre değişiklik gösterir.
TMS 38’e göre maddi olmayan duran varlıklar, ilk muhasebeleştirme sırasında maliyet değeri ile değerlenirler. Sonraki dönemlerde ise işletmelerin uygulayacağı muhasebe politikasına bağlı olarak maliyet yöntemi veya yeniden değerleme yönteminden biri seçilerek bu varlıkların değerlenmesine devam edilir. Maddi olmayan duran varlıklar, maliyet yönteminde, maliyet değerinden; yeniden değerleme yönteminde ise yeniden değerleme tarihindeki gerçeğe uygun değerinden birikmiş itfa ve değer düşüklüğü zararları toplamının düşülmesi sonucu elde edilen değerle izlenir (TMS 38).
Maliyet politikası veya yeniden değerleme işlemi aracılığı ile dönem sonu değerleme uygulaması gerçekleştirilir.
Yeniden değerlemenin yapılması için gerekli işlemler, rapor sunma zamanında söz konusu aktifin defterde belirtilen değerinin asıl değerinden değişik olarak çıkmaması amacıyla tertipli şekilde gerçekleştirilir (Gençoğlu, 2007).
Muhasebe Düzenlemelerindeki Çoklu Düzenlemelerin Nedenleri
Maddi Olmayan Varlıklar Nelerdir?