İstanbul’dan Viyana’ya sefere çıkan 70.000 kişilik bir Osmanlı ordusu ne yer ne içer? Bu insanların aslında kaçı bizzat savaşır?
Osmanlı sefer hazırlığı gerçekleştirirken tüm aşamalara dikkat eder ve gereken tüm önlemleri alırdı. Osmanlı üzerinde yer alan vali ve kadılara direk ferman gönderilir ve bu kişilere yapması gereken görevler hakkında bilgiler verilirdi. İlk yapılacak olan köprülerin tamir edilmesi olurdu. Ardından ise askerlerin daha rahat bir yol izlemesi adına ilerleyecekleri yollar üzerinde yer alan engeller kaldırılır ve çok daha geniş bir ortam hazırlanırdı. Öncü ismi verilen kişiler ordunun önünde seyir ederek yol üzerinde düzeltilmesi gereken ekstra bir şey var ise düzeltir ve geçtikleri tüm yerlere işaret bırakırdı. Bu sayede ordu yolunu kolay bir şekilde bulurdu.
Savaşların kaderini belirleyen en büyük faktör ordu içinde bulunan askerlerin mutluluğudur ve bu yiyecek ile karşılanır. Yiyecek ve su olduğu sürece savaşlar günler boyu sürebilirdi.
Ordunun su ihtiyacını sakalar temin ederdi. Sakabaşı idaresindeki sakalar deri kırbalarla atlar üzerinde suyu taşırlardı (Afyoncu, 2019).
Osmanlı zamanında lojistik kısıtlamalar bulunmaktaydı. Bu yüzden hazırlıklar 1 yıl önceden başlatılarak bir önceki yılın sonbahar aylarında başlardı. Osmanlı ordusu 70.000’e ulaştığında lojistik ihtiyaçları çok daha fazla arttı ve yol üzerinde yığınaklar tespit edilmeye başladı. Menzilhane sistemi çok fazla kez kullanıldı. Bu sistemde su bulunan yerler ve düzlükler tespit edilerek buralara menzil kurulurdu. Bu yerde depolama amaçlı olarak kullanılacak ambarlar vardı. Hem askerlerin hemde hayvanların yiyecekleri buralarda saklanırdı. Herhangi bir çürüme durumunda bozulan ürün yenisi ile değiştirilirdi. Özellikle meyve sebze gibi ürünlerin depolanmamasına özen gösterilir bu gibi yiyecekler belirlenen yol üzerinde bulunan köy, kasaba ve şehirlerden temin edilirdi.
Barut, gülle, keçe, neft, demir, kumaş, çadır gibi malzemeler ise sefer öncesinde hazırlanırdı. Ordu ağırlıklarını taşımak için de at, katır ve deve kullanılırdı. Tüm bunların taşınması için 30.000 ile 50.000 arasında deve kullanılırdı (Yıldız, 2015).
70.000 kişilik bir ordunun ne kadarının savaştığına dair net bir söylem söylemek doğru olmayacaktır. Ordunun içerisinde sakalar, gönüllüler ve müsellemler yer almaktaydı. 17. Yüzyılda saka sayısı 700 e ulaşmıştır. Gönüllülerin ve müsellemlerin sayısı tam olarak belli değildir. Ancak 70.000 kişilik bir orduda en az 1000 kişi savaşa dahil olmaz.
Askerlere kuru yiyecekler dışında sürekli olarak taze yemekler verilir ve tüm yapılan yemekler günlük olarak pişirilirdi. Yapılan et yemeklerinde genel olarak koyun eti ön planda olurdu. Osmanlı askerleri için günlük 2 sefer yemek çıkartılırdı. Etli yemeklerin yanı sıra pirinç ve bulgur gibi ürünlerden çorba ve pilav yapılırdı. Esir olan Kont Marsigli yaptığı açıklamada askerlere; 320 gram ekmek, 160 gram peksimet, 200gram koyun eti, 160 gram pirinç ve 80 gram yağ verildiğini belirtmiştir. Savaşın şartlarına ve yapıldığı mevsime göre yemekler değişiklik gösterecek olsada Osmanlı askeri yemek bakımından hiçbir zaman mahrum bırakılmamıştır.